Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından gelen cevapta, Türkiye’de Temmuz 2019 tarihi itibariyle 353 ceza infaz kurumu olduğu belirtilirken, cezaevlerinin toplam kapasitesi 218 bin 950 olarak açıklandı. 353 cezaevinin 75’i açık, 7’si bayan açık, 9’u bayan kapalı, 7’si çocuk kapalı ve 4’ü çocuk eğitimevi.
“2 yılda 27 yeni cezaevi hizmete açıldı”
Gelen karşılıkta, 2018 ve 2019 yıllarında tamamlanan ceza infaz kurumu sayısı 27 olarak açıklandı. Yeni açılan ceza infaz kurumlarının toplam kapasitesi ise 16 bin 566 olarak belirtildi.
“88 bin kapasiteli 137 yeni cezaevi yolda”
İnşaatı devam eden 114 ceza infaz kurumu ortasında 2 bayan, 1 bayan açık; 2 de çocuk cezaevi bulunuyor. 114 ceza infaz kurumunun toplam kapasitesi ise 73 bin 448 olarak açıklandı. İhale basamağındaki 23 ceza infaz kurumunun toplam kapasitesi 14 bin 919 olarak belirtilirken; bunlardan sırf biri bayan cezaevi.
Öte yandan, gelen karşılıkta inşaat ve ihale etabındaki ceza infaz kurumlarının maliyetine ait sorular karşılıksız bırakıldı.
“45 cezaevi kapatıldı”
2017 yılı Bakanlık Faaliyeti Raporuna nazaran, fiziki şartlarından dolayı 31 ilçe ceza infaz kurumunun kapatılması gerektiği lakin bunlardan sadece 10 adedinin kapatılabildiğine yönelik soruya verilen cevapta ise 24 Haziran 2019 tarihli Bakan Oluru ile 45 ceza infaz kurumunun kapatılma sürecinin gerçekleştiği belirtildi.
“Türkiye hapsetme oranlarında OECD ikincisi”
CHP’li Adıgüzel gelen karşılığa ait şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’de cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı her geçen gün artıyor. OECD’nin Mayıs 2019 tarihli bilgilerine nazaran, OECD ülkeleri ortasında Türkiye Amerika Birleşik Devletleri’nin akabinde hapsetme oranlarında ikinci sırada yer alıyor. 330 milyon nüfuslu Amerika’da 100 bin bireye düşen tutuklu ve hükümlü sayısı 655 iken, bu sayı 82 milyon nüfusa mesken sahipliği yapan Türkiye’de 318. Ne acı ki eğitimde, sıhhatte, teknolojide ve daha birçok mevzuda OECD listelerinin son sıralarında yer alan Türkiye, hapsetme oranlarında ABD ve İsrail’le birinci 3 sırayı paylaşıyor.
Türkiye tutuklamaların yargısız infaza dönüştüğü, insanların yargı önüne çıkmadan cürümlerini bilmeden aylarca ve hatta yıllarca cezaevinde kaldığı, tutuksuz yargılanma prensibinin ihlal edildiği bir ülkeye dönüştü. Gazeteciler sadece halkın haber alma hakkını sağladıkları için aylarca yargı önüne çıkmadan tutuklu bekletiliyor. Adalet Bakanlığı bu durumu düzeltmek için adım atmak yerine, yeni cezaevleri müjdeliyor vatandaşa. Cezaevi yapmakla övünülmez, bundan lakin utanç duyulur. Elbette, cezaevlerindeki tutuklu ve mahkumların hayat şartlarının güzelleştirilmesi gerekiyor. Fakat sayıları her yıl artan cezaevleri, Türkiye’de adalet sisteminin bir modülü olmaktan çıkıp, yandaş müteahhidi varlıklı etme aracına dönüştü. Tahlil daha çok cezaevi inşaat etmek değil. Tahlil, yerle bir edilen yargı bağımsızlığının tekrar tesis edilmesinde yatıyor.
Ülkemizde işsizlik %14.1. İşsiz sayımız son açıklanan resmi bilgilere nazaran 4 milyon 544 bin kişi iken AKP üretimi ve istihdamı artıracak fabrikalar kurmak yerine cezaevi inşa ediyor. Ülkenin dört bir yanında vatandaşlarımız fabrika muştusu beklerken AKP yeni yeni cezaevleri inşası müjdeliyor.”
