“Örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılanan ve 81 gündür tutuklu bulunan Barış Akademisyeni Tuna Altınel’in duruşması Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, Doç. Dr. Tuna Altınel’in tahliyesine karar verdi.
“AMACIM BUNLAR OLSAYDI TÜRKİYE’YE GELMEZDİM”
Kimlik tespiti ile başlayan duruşma Tuna Altınel’in beyanı ile devam etti. Altınel iddianameye atıf yaparak, suçlamalara mevzu olan dernek hakkında bilgi verdi.
Altınel, “Bugün Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden demokrasi dostları burada. Bakışlarını sırtımda hissediyorum, bu yüzden sırtım pek. AKLRA, ya da Lyon ve Rhône-Alpes Kürt Dostluk Derneği’nin 21 Şubat 2019 tarihinde düzenlediği aktifliğe katıldığım için karşınızda bulunmaktayım. Terör örgütü üyeliğiyle suçlanmaktayım. Bu sonuca varmak için iddianame isimli metnin muharriri iki somut olguya dayanmaktadır: Bunlardan biri ismi geçen derneğe üyeliğim, ikincisi de kelamı geçen aktiflik. Bu iki olguya başka ayrı değinmek isterim. Hakkımdaki bu davaya kaynak olan istihbarat yazısında üyesi olduğum AKLRA’nın ‘PKK/KCK terör örgütünün bir uzantısı’ olduğu tez edilmektedir. Kabahat cinsimin örgüt üyeliği olduğunun ispatlanmaya çalışıldığı son paragrafta ise derneğin ‘PKK/KCK silahlı terör örgütü ile birlikte faaliyet yürüttüğü bedellendirilmektedir.” dedi.
Hedef seçildiğini ve yargısız infaza uğradığını belirten Altınel, şunları kaydetti:
“OOOO HOCAM, SİZİN HAKKINIZDA ÇOK ŞEY VAR”
Dışişleri Bakanlığı, Lyon Konsolosluğu hassas hususlara dokunan bir aktifliğin düzenlenmesine katılan bir T.C. vatandaşı olduğum için hakkımda casusluk yaptı. Sık sık geldiğim Türkiye’ye 12 Nisan 2019’daki son teşebbüste hiçbir açıklama yapılmadan pasaportuma el kondu. Sonda beklerken beni sorgulayan sivil polisin ‘Ooo hocam, sizin hakkınızda çok şeyler var’ çeşidinden saygısızlıklarından öteye bilgi verilmedi. Balıkesir Valiliği pasaport tahdit şubesinde ‘boşuna gelmişsiniz’ diyerek bilgi vermeden beni başından savan memur bunun akabinde ucuz bir numarayla beni valiliğe çağırdığında tabir yerindeyse koşa koşa gittim.
AYM KARARINI HATIRLATTI
Anayasa Mahkemesi’nin barış imzacıları akademisyenler kararına da değinen Altınel, konuşmasına, “Son olarak AYM Genel Konseyi tarafından, imzacısı olduğum ve yeniden birebir devirdeki hak ihlallerini tartışan Bu Suça Ortak Olmayacağız başlıklı metni imzalayan akademisyenlerin cezalandırılmalarının hukuka ters olduğuna karar verilmiştir. Görünen o ki, siyasi iktidar bu hususun konuşulmasından, sorgulanmasından ve böylelikle aydınlığa çıkarılmasından rahatsızdır. Halbuki gerçekler aykırı fikirlerin yasaksız biçimde söz edilmesiyle ortaya çıkar. Açık, hoşgörülü, demokratik bir toplum haline gelmek istiyorsak en rahatsız edici gerçekleri bile aydınlığa çıkarmak için efor sarfetmekten, bu gerçeklerle yüzleşmekten diğer yol yok. O halde, bu yolu yürümeye çalışanlardan neden korkuluyor? Neden onlara isnat edilecek kabahatler üretilmeye çabalanıyor? Tersine, önleri açılmalı, desteklenmelidirler. Zira, gerçeklerle yüzleşmek demokrasileri güçlendirir, zenginleştirir, yüceltir. Benim gerçekleri araştırma çabalarımsa, desteklenmekten geçtim, bana karşı alçakça bir kumpasın hazırlanmasını tetiklemiştir. Tutuklanmam için gösterilen nedenlerden bir tanesi kaçma kuşkusuydu. Bu hususta emniyet sözümün iddianameye itinayla alınmayan bir cümlesini hatırlatmak isterim: ‘Türkiye’yi aşağılamak isteseydim katiyen Türkiye’ye gelmezdim.’ Kaçma kuşkusu savına karşı tıpkı cümleyi biraz değiştirerek yinelemek istiyorum: ‘Kaçmak üzere bir niyetim olsaydı, Türkiye’ye gelmezdim.’ Kelamın özü, özgürlük talep ediyorum.” diyerek devam etti.
“TUTUKLAMANIN GEREKLİLİKLERİ OLUŞMAMIŞTIR”
Daha sonra Altınel’in avukatı Meriç Eyüboğlu kelam aldı. Eyüboğlu “Tutuklamanın iki emeli vardır. Kanıtların karartılması ve kaçma kuşkusu. Lakin bu belgede bu gerekliliklerin oluşmadığını söyleyebiliriz” sözlerini kullandı. Eyüboğlu, “Şubat ayında Lyon’da 40 kişinin katıldığı bir toplantı olmuş. Bu 40 kişilik toplantıda müvekkilim çeviri yapmıştır. Tutuklama konusu olan şey bir dernek faaliyetidir. Bir toplantıyı organize etmek, katılmak, çeviri yapmak nasıl tutuklanma münasebeti olabilir. Tuna Altınel’in 81 gündür neden tutuklu olduğunu anlamak mümkün değil. Ulusal ve milletlerarası üniversitelerdeki akademisyenler neden tutuklu olduğunun cevabını arıyor” dedi.
İLK DURUŞMADA TAHLİYE
Savcı mütalaasında Tuna Altınel için isimli denetim uygulaması ile tahliye istedi, mahkeme karar vermek için duruşmaya orta verdi. Mahkeme ortadan sonra Altınel’in tahliyesine ve duruşmalara katılmasına gerek olmadığına karar verdi.
ALTINEL İÇİN ÖZGÜRLÜK İSTEDİLER
81 gündür tutuklu bulunan barış bildirisi imzacısı akademisyenlerden Doç. Dr. Tuna Altınel’in yargılanacağı dava öncesi Balıkesir Adliyesi önünde çok sayıda akademisyen, milletvekili, gazeteci ve hak savunucusu Altınel için özgürlük istedi.
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza atan akademisyenlerden Lyon-1 Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tuna Altınel, Fransa’da gerçekleşmiş bir konferansa iştiraki münasebet gösterilerek ‘örgüt propagandası yapmak’ savıyla 11 Mayıs’ta tutuklanmıştı. 81 gündür Kepsut L Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Altınel’in “örgüt üyeliği”nden yargılandığı davanın birinci duruşması öncesi Balıkesir Adliyesi önünde açıklama yapıldı. Barış Akademisyenleri tarafından yapılan açıklamada barış istemenin kabahat olmadığı bir kere daha vurgulandı.
Barış akademisyenleri ismine konuşan Lütfiye Bozdağ, “Tuna Altınel, 81 gündür mahpus tutuluyor. Tuna Altınel ile dayanışmak için öğrencileri, arkadaşları ve meslektaşları olarak toplandık. Pekçok akademisyen ve hak savunucusu duruşma için Balıkesir Adliyesi önündeyiz. Tuna Altınel hiçbir kanıt olmadan 81 gündür tutuklu bulunuyor. Tuna’nın arkadaşları olarak derhal hür bırakılmasını istiyoruz” dedi.
CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker, HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Gülistan Kılıç Koçyiğit ile çok sayıda akademisyen, hak savunucusu ve gazetecinin izlemek için hazır bulunduğu duruşmayı salonun küçük olduğu münasebeti ile evvel 40 kişinin izlemesine müsaade verildi, akabinde bu sayının 65’e çıkarıldığı tabir edildi.
