‘Saadet Partisi olarak buradan herkese davette bulunuyoruz; Gelin daima birlikte bu adımları atalım.Türkiye’ye, demokrasimize, insanımıza ve hatta ekonomimize nefes aldıralım’ diyen Bitmez, ‘Toplumun tüm taraflarına eşit durmalıdır Cumhurbaşkanı. Şayet o denli olmaz da, bir partinin seçim çalışmalarına katılır, başka partileri itham eder ise bir mühlet sonra toplumun farklı bölümleri birbiri ile kutuplaşır’ dedi.
Saadet Partisi Genel Lider Yardımcısı Hasan Bitmez’in yaptığı yazılı açıklamada şu sözlere yer verildi:
Biz Saadet Partisi olarak toplumun problemlerine tahlil teklifleri getirmek konusunda azami çaba gösteriyoruz.Problem alanlarını tespit edip, alanın uzmanları ile geniş çaplı istişarelerde bulunduktan sonra tahlil tekliflerimizi, tekliflerimizi kamuoyu önünde milletimizle paylaşıyor; bu sıkıntıların tahlili için somut adımlar atılması tarafında ilgili kurumlar nezdinde teşebbüste bulunuyoruz.Bugünkü toplantımızın konusu da; temsilde adaleti örseleyen %10 seçim barajı ve sistem tartışmaları. %10 seçim barajı tartışmaları sistem tartışmalarından bağımsız ele alınamaz. Ne yazık ki Türkiye; yaklaşık 40 yıldır %10 seçim barajı garabetini yaşamaktadır. 12 Eylül’ün, 5 darbeci generalinin Türkiye’ye biçtiği 40 yıllık bu mecnun gömleği ile yatıp kalkıyoruz.
‘Kenan Cihan öldü, lakin hâlâ onun kuralları, kanunları ve 12 Eylül rejimi yürürlükte’
12 Eylül rejiminin yola bıraktığı en büyük dinamit %10’luk seçim barajıdır ve bu darbe rejiminin şekillendirdiği siyaset kurumu ülkemizin sorunlarını çözememektedir.%10 barajı, Türkiye’nin 1980 sonrası siyasi hayatını çok derinden etkileyen bir sorun alanı, demokrasiyi felç bırakan bir uygulamadır.Gündeme getirilmesi, ortadan kaldırılması demokrasimiz için çok lakin çok kıymetlidir. Türkiye’de siyasi aktörler kendi durumlarına nazaran davranıyorlar. ’83’te çıkmış bir uygulama ve yaklaşık 40 yıldır asla kalkmamış yahut indirilmemiş. Birçok kesim tarafından eleştirilmiş, kaldırılması teklif edilmiş; hatta ne acıdır ki; vaktinde kaldırılması taraftarı olanlar kurallar değişince en hararetli savunucusu olmuştur.
Ne gariptir ki; darbecilerin mütedeyyin insanların siyaseten önünü kesmek için uyguladığı bu baraj; 17 yıllık muhafazakâr iktidarın periyodunda de şiddetle savunulmaktadır. Bu sistemin sonucu olarak ”hazine yardımı” konusunda da başka bir adaletsizlik yaşanmaktadır.Milletin tümünden toplanan vergiler, milletin oy verdiği partiler ortasında eşit dağıtılmalı, eşit şartlarda bir demokratik yarış için, baraj garabeti ortadan kaldırılmalıdır.Başkanlık sistemi tartışmaları, parlamenter sisteme dönülmeli mi soruları gündeme tekrar gelmiştir. Biz referandum öncesi de bu mevzudaki tasalarımızı lisana getirmiş, telaşlarımızı paylaşmıştık. Bir yıl evvelki kaygılarımızda maalesef haklı çıktık. Lokal seçimler sürecinde gördük ki bu sistem sıkıntılıdır. Cumhurbaşkanı’nın partisi ile bağının sürmesinin, toplumun tamamını kucaklayacak, kurumları istikrarlı halde kucaklayacak anlayışa karşıt düşmektedir.
‘Toplumun tüm taraflarına eşit durmalıdır Cumhurbaşkanı’
Eğer o denli olmaz da, bir partinin seçim çalışmalarına katılır, öbür partileri itham eder ise bir müddet sonra toplumun farklı kesitleri birbiri ile kutuplaşır, kamplara bölünür demiştik ve geçtiğimiz seçim sürecinde bu uyarılarımızda ne yazık ki haklı çıktık. Partilerin desteklediği cumhurbaşkanı adayları olur, lakin “Benim partim var. Ben bu partinin başkanıyım” dendiğinde toplum, devlet, millet, kurumlar önemli bir sorunla karşılaşmaktadır. Elbette sistem değişiklikleri yapılabilir, cumhurbaşkanlığı sistemi de devam edebilir; ismi şu olur, bu olur; lakin kuvvetler ayrılığı prensibi kesinlikle tesis edilmeli, tüm yetkiler bir kişinin elinde toplanmamalı, yürütülen sistem demokrasimize uygun olmalı ve kutuplaşmalara, kamplaşmalara fırsat vermemelidir. Toplumun ayrıştığı yerde parlamenter sistemle yönetilsen ne olur, başkanlık sistemi ile yönetilsen ne olur?
‘Saadet Partisi olarak buradan herkese davette bulunuyoruz’
Saadet Partisi olarak buradan herkese davette bulunuyoruz; Gelin daima birlikte bu adımları atalım.Türkiye’ye, demokrasimize, insanımıza ve hatta ekonomimize nefes aldıralım. Gelin darbeci zihniyetin 40 yıl evvel ülkemizin de demokrasimizin de önüne koyduğu bu tuzağı ortadan kaldıralım! Bu adımlar Türkiye’ye soluk aldırır. Demokrasimizi geliştirir, barış, huzur ortamını sağlar ve tüm alanlarda sayılamayacak kadar çok olumlu sonuçlara neden olur. Daha hesap verebilir idareler, daha iştirakli idareler, daha şeffaf idareler, daha denetlenebilir idareler inşa edilir. Demokrasi yerleşir ve kurumsallaşır, hukukun üstünlüğü sağlanır. Bu adımlar atıldığı takdirde şu an konuştuğumuz sorun alanlarının büsbütün dışına çıkmış bir yapı karşımıza çıkacaktır. Konuşmaya, birbirimizi anlamaya her zamankinden çok daha fazla gereksinimimiz var.
Kaynak: Sözcü
