Baldıza enişte kıyağı

Milli Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) genel müdür Büyük’ün baldızı olan Özbaş, imtihan ve mülakatlara girmeden bakanlık görevlendirmesiyle evvel şube müdürü akabinde ise Sancaktepe İlçe Ulusal Eğitim Müdürlüğü vazifesine getirildi. Özbaş atamayı doğrularken usulsüzlük tezlerini yalanladı.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un liyakat vurgusuna karşın bakanlıktan adapsız atama argümanları gelmeye devam ediyor.
Sancaktepe İlçe Ulusal Eğitim Müdürlüğü’ne geçen ay atanan Hale Bağce Özbaş’ın vazifesine, bakanlıkta genel müdür olan eniştesi, eski AKP’li Samandıra Belediye Lideri Yusuf Büyük’ün yardımıyla, imtihanlara ve mülakatlara girmeden atandığı argüman edildi. Büyük’ün bakanlıktaki pozisyonunu kullanarak öteki atamalarda torpil yaptığı da savlar ortasında. Özbaş, imtihan yoluyla değil direkt bakanlık tarafından atandığını doğrularken usulsüzlük savlarını ise yalanladı.

Adım adım yükseldi
Öğretmen Baldız Özbaş’ın İlçe Ulusal Eğitim Müdürlüğü’ne kadar yürüyen “başarı” kıssası, 2014 yılında Sancaktepe Anadolu Lisesi’ne müdür yardımcısı olarak atanmasıyla başladı. Burada yaklaşık 1.5 sene vazifesini yürüten Özbaş, daha sonra 2016 yılında yeniden Sancaktepe’de bulunan Rabia Kız Anadolu Lisesi’ne müdür olarak atandı. Özbaş 6 ay üzere kısa bir müdürlük misyonunun akabinde ise bakanlığa bağlı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne şube müdürü olarak atandı.
Burada 1 ay bile vazife yapmayan Özbaş, ilçe ulusal eğitim müdürlüğü için gerekli 2 yıl misyon mühletini doldurmak üzere Sancaktepe’de şube müdürü olarak görevlendirildi. 2 yılın çabucak sonunda ise ilçe ulusal eğitim müdürü yapıldı. Enişte Büyük’ün baldız Özbaş için Sancaktepe’de öncelikli şube müdürlüğü normunu artırarak atamada usulsüzlük yaptığı sav ediliyor.

Sınav ve mülakat yok
Gazetemize konuşan Özbaş, Yusuf Büyük’ün baldızı olduğunu doğrulayarak, “Ben 20 yıldır bu ilçede vazife yapıyorum. Ben devlet memuruyum. Şu anda da ilçe ulusal eğitim müdürlüğüne atanmadım. Görevlendirme üzerine çalışıyorum. Savlar yanlışsız değil, şube müdürü olmak için yalnızca imtihanlara girme kaidesi yok. Şube müdürü olmanın farklı yolları var ve yöntemsiz değil. Biz aşikâr kurallar çerçevesinde hiçbir usulsüzlük yapılmadan atandık. Bakan onayıyla. Ben şu anda da ilçe ulusal eğitim müdürlüğü vazifesini vekâleten yürütüyorum. Bu tezleri ortaya atanların arka niyetli beşerler olduklarını düşünüyorum. Benim atanma halimde hiçbir badire yok. Usulsüzlük denilen şey neyse mahkeme yolu açıktır. Bizim şu an kurumumuzda 3 şube müdürümüz benim atandığım biçimde atanmıştır. İstanbul genelinde de bu yüzde 40 civarıdır. Yani bunun yüzde 60’ı sınavdır” dedi. Atama müddetleri ortasındaki kısalığı sorduğumuz Özbaş, “Bu mühletler olağan. Meslek hayatımda 20. yılımdayım. Bunun muhakkak bir müddet kısıtlaması yok” diye konuştu.

‘İSTİSNAYI OLAĞAN HALE GETİRDİLER’
Eğitim İş Lideri Orhan Yıldırım ise bakanlığa verilen atama yetkisinin istisnai durumlar için geçerli olması gerekirken, AKP periyodunda akrabaları kayırma formülü haline geldiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Mevzuatta bakanlığa verilen yetki çok istisnai vakitler ve durumlar için geçerlidir. Bu istisnai kurallar; çok ehil, alanında uzman, milletlerarası tecrübesi olanlar için geçerlidir. Yoksa eş, dost, akraba, yeğen, amcasının oğlu üzere sıradan, rastgele bir mahareti olmayan şahısların, birilerinin hakkı yenilerek o koltuğa getirilmesi için yapılmamıştır. Ne yazık ki AKP devrindeki Ulusal Eğitim Bakanları istisna durumunda uygulanması gereken yetkiyi olağan hale getirerek istedikleri torpilli şahısları, istedikleri vakit istedikleri yere atama yoluna gitmişlerdir. Zira atadıkları bireylerin olağan kurallarda, ne kıdemi ne marifeti ne deneyimi kafidir. Ne de imtihanlarda gereken puanı alma marifetine sahiptirler. Münasebetiyle burada alenen siyasi otoritelerin belediye liderleri, milletvekilleri, bakanları ve bunların yakınları üzerinden torpilli bir formda hülle yoluyla atamalar yapılmaktadır. Devlette liyakat temeldir. MEB çalışanlarının girmiş oldukları objektif imtihanlar sonrasında yükselmeleri gerekmektedir.”