“İsterseniz, beni yeniden mahkemeye verin” diyen Takan, “Ben de bu soruları orada sorayım. Tercih sizin” tabirini kullandı. Takan’ın “Bilal Erdoğan kimin uçağına biniyor?..” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Gündem çok sık değiştiğinden unutmuş olabilirsiniz!..
R. Erdoğan’ın talimatı ile Van Gölü kıyısına yapılacak olan 3’ncü saray için ‘torba kanun’la getirilen kanun kararları AYM’nin kararı ile iptal edilmişti. Saray inşaat alanının gösterildiği kroki ile birlikte… 3’ncü sarayın inşasına, Bitlis’in Ahlat ilçesi, Kale Mahallesi, Kaleiçi mevkiinde toplam 32 dönümlük arazi üzerinde başlanmıştı.
Bölgenin çok değerli bir üniversitesinde vazife yapan öğretim üyesi akademisyen dostum ile sohbet ediyordum. Kelam döndü dolaştı, Ahlat’taki saray inşaatına geldi. Kimi argümanları aktardı. Tekrarlamayacağım… Duysanız siz de benim üzere “şehir efsanesi bunlar” der güler geçersiniz. Fakat karşımdaki isim, “Prof. Dr.” titri taşıyan ciddiyeti ile tanınan bir bilim insanıydı… Tekrar de “hocam sen bari yapma” demekten kendimi alamadım. Hoca, ısrarcıydı, kaynaklarının çok sağlam olduğunu tez etti, “sen de araştır” dedi. GÜZEL Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ı telefonla aradım. Oral, aslen Ahlat’lıdır. Doğrucu Davutlardandır. Karşısındaki siyasi rakibi de olsa yalnızca bildiği, emin olduğu doğruları söyler. Spekülasyonlara muhalefet olsun diye prestij etmez. İbrahim Halil Oral’a 3’ncü saray inşaatının ne durumda olduğunu sordum. Oral, “Cumhurbaşkanlığı sarayı son hız yapılmaya devam ediyor. Anayasa mahkemesi durdurdu fakat defakto devam ediyor. Çalışmalar hiç durmadı olduğu üzere devam ediyor” diye karşılık verdi.
Kulağıma gelen fısıltıları anlattım. İsim vermeden, kaynağımın önemli bir akademisyen olduğunun da altını çizdim. Oral, söylentilerini kendisinin de duyduğunu belirterek, “O işin kent efsanesi, benim şahsi kanaatim odur. Fakat Bilal Erdoğan dün (Pazartesi-aht-) geldi, Muş’taydı. Muş’a indiğim vakit Bilal Erdoğan da Muş’taydı. Öteki bir şey için mi bilemem” dedi. Oral ile sohbet ederken öbür bir bomba haberin üstüne düştüğümün farkına vardım. Sohbeti motamot aktarıyorum;
“Şimdi tabi beni ilgilendiren kısmı şu, o devletin emniyetinin, karakolunun cüreti, yetkisi, yüreği varsa bunları araştırır lakin Türkiye Cumhuriyeti’nde olmayan bir şey oldu, olmuş yani ben o denli gördüm. Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan özel uçakla geldi, özel uçakla gitti. Tarifeli uçağa binmek beyefendinin forsunu mu bozuyor, mesleğini mi bozuyor bilemem. Özel uçakla dün geldi, özel uçakla gitti.
-Özel uçak dediğiniz…
Türk Hava Yolları’nın yahut Anadolu Jet’in uçakları değil. Özel bir uçakla geldi. Cumhurbaşkanlığı uçağı değil.
– Cumhurbaşkanlığı uçağı değil mi?
Hayır, Cumhurbaşkanlığı uçağı değil. Cumhurbaşkanlığı uçağı kırmızı ay yıldızlı şeydir. Özel bir uçakla geldi, özel bir uçakla da döndü.
– Dün değil mi?
Dün tabi. Ben dün Muş’a indiğim vakit Bitlis Milletvekili Cemal Taşar (AKP) beyefendi de benimle birlikte indi. Hatta ben Cemal Taşar beyefendiye espri yaptım. Sizi her gelişinizde bu türlü bütün vilayetlerin il liderleri, ilçe liderleri, belediye liderleri karşılıyorlar mı? diye. ‘Ya’ dedi ‘beni çok seviyorlar’ latife da yaptı. Lakin ben sonra öğrendim ki benden 5 dakika evvel Bilal Erdoğan gelmiş. O seremoni Bilal Erdoğan içinmiş. Ben de doğrusu üzüldüm yani cumhuriyetin, memleketim, milletim ismine üzüldüm. Bilal Erdoğan yalnız başına gelmiş, tahminen bir ön etüt yapmaya geldi, 26 Ağustos için ancak Ahlat’a gelmedi galiba, ben direk Adilcevaz’a geçtim dün de döndü.
– Dün siz kaçta inmiştiniz hocam Muş’a?
Ben dün saat 7 buçuk’ta çıktık 8 buçuğa hakikat indik.
– Sabah değil mi?
Sabah tabi. Yani artık onlar spekülasyon mudur, gerçek midir ancak tabi bu çeşit şeyler çok konuşuluyor. Ben işin aslı var mı yok mu onu devletin hakimi, savcısı, cumhuriyetin savcıları var. Bu türlü bir şey var mı yok mu?
Açıkça söylüyorum Ahlat’ta da bu türlü şeyler konuşulur fakat tabi bunlar ne söylenir, konuşulur bilemem. Ben bu türlü bir şey var diyemem. Sorumluluğum var zira.
Ben Ahlat’lıyım. Ahlat’ta cumhurbaşkanlığı köşkü yapılmasına karşı değilim. Devletin kadim Türk yurdu Ahlat’a yatırım yapmasından, oraya itina göstermesinden memnunluk duyarım. Lakin yeri, vakti, yeri mi?.. O tartışılır. O kadar büyük bir şey yapılır mı?.. O tartışılır.
Cumhurbaşkanının oğlunun yalnız başına, o denli küçük uçak da değil, biraz daha büyük bir uçaktı. İki kişilik, üç kişilik uçak da değildi.
– Uçağı gördünüz mü hocam?
Ben uçağı gördüm.
– Nasıl bir uçak?
Yani bu türlü biraz uzakta durmuştu. Bizim indiğimizde tam uçağı incelemedim daha doğrusu evvelden bilmedim ben işadamları gelmişlerdir, birileri gelmiştir diye. Türkiye çok faal bir ülke yani gelir tabi özel uçağı olmuş Türkiye’nin zenginleri artmıştır. Lakin daha sonra öğrendim. Yani ben de bütün belediye liderleri oradayken öğrendim. Tekrar olacak, Cemal Taşar’a,’ sizin her gelişinizde bu türlü karşılanıyor musunuz?’ dedim ben. Ahlat belediye lideri, Mutki belediye lideri, Hizan belediye lideri, ilçe liderleri, vilayet liderleri daha doğrusu ben de onlarla kuyruğa girdim merhabalaştım. Fakat sorun Bilal Erdoğan’mış. Ben Bilal Erdoğan’ı şu açıdan yargılarım yani devletin tarifeli uçağı vardır, devletin tarifeli uçağı ile gelir, devletin tarifeli uçağı ile sarfiyat. Bilal Erdoğan’ın kendisinin, babasının parasından geldiyse eyvallah. Fakat devletin tüyü bitmemiş yetiminin hakkıyla tek başına -Bilal Erdoğan’ın tek görevi Cumhurbaşkanının oğlu olmak- bir tek şeyle gelmiş olmasını ben yadırgadım. Bunu da söyledim.
– Uçağın kime ilişkin olduğunu öğrenebildiniz mi?
Hayır. Uçağın kime ilişkin olduğuyla ben hiç ilgilenmedim bile. Daha sonra ben hatta hareket ettiğim vakit uçağın şeyin o denli olduğunu öğrenmiş oldum. Fakat uçak kime aitti, nasıldı ben onu bilemem. Bana nazaran sorumluluğu olan insanın daha dikkatli olması lazım. Tarifeli uçakla gelir, tarifeli uçakla sarfiyat.
***
Gazeteciliğin garip cilvesi. Ne ararken ne bulduk!.. Artık, Bilal Erdoğan’ın kamuoyunu aydınlatması gereken acil sorular var;
1- Son yıllarda bölgeye sıklaşan ziyaretleri, yalnızca Malazgirt Zaferi aşkından mı kaynaklanıyor?..
2- Muş’a Malazgirt Zaferi kutlamaları için Okçular Vakfı’nın ön hazırlıklarını yapmaya mı gitti?..
3- Bu özel uçuşlarda kimin özel uçağını kullanıyor?.. Parasını kim ödüyor?..
İsterseniz, beni tekrar mahkemeye verin. Ben de bu soruları orada sorayım. Tercih sizin!..”
