Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya’da Mukogawa Bayan Üniversitesi’nde fahri doktora unvanı aldı. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Japonya’da 80 üniversite bayan üniversitesi. Bu bizler için çok manalı. Bizde bu türlü bir şey yok. Olması halinde neler olur farklı bir soru işareti. 80 bayan üniversitesini incelemek suretiyle ülkemde de bunun adımını atacağız.
2019 yılını Japonya’da Türk kültür yılı olarak ilan ettik. Yıl boyunca Türkiye’nin güçlü kültür mirasını Japonya’da tanıtacak pek çok faaliyet düzenliyoruz.
’40 YILLIK SİYASİ HAYATIMDA BAYANLARIN UĞRAŞI, EMEĞİ VE FEDAKARLIĞI VAR’
Türkiye olarak son 17 yılda bayan hakları konusunda birçok tarihi ıslahata imza attık. İş yerinde, üniversitede kıyafetinden ötürü en fazla ayrımcılığa bayanlar uğruyor. Birden fazla vakit ucuz iş gücü olarak görülen bayanları emeği ve alın teri sömürülüyor. Bayanlara hak ettikleri imkanlar ne yazık ki verilmiyor. Aile kavramının erozyona uğradığı periyotta Türkiye olarak bayan hakları için kıymetli adımlar attık. 40 yıllık siyasi hayatımda elde ettiğim tüm muvaffakiyetlerin gerisinde kesinlikle bayanların uğraşı, emeği ve fedakarlığı bulunmuştur.
İş hayatının her alanında bayanlarımız geçmişe oranla çok daha yüksek oranlarda temsil ediliyor. Kamu istihdamında bayan oranımız yüzde 38’i geçiyor.
‘HAPİS CEZASI ÖNÜMÜZDE YESYENİ BİR YOL AÇTI’
Hapis cezası adeta bir son, tükeniş olarak görülürken bizim önümüzde yesyeni bir yol açıldı. 1999 yılında bir mahkeme kararıyla nokta konulmak istenen öykümüz 2002’den itibaren yeni bir kimlik ve dinamizmle çok daha güçlü bir takımla adeta yine dirildi. Milletimizin mazisinde de birinci başta bize acı çektiren, ıstırap veren hadiselerin daha sonra hayırlara vesile olduğunu görüyoruz.
Yenilgiler bir bitiş değil yeni bir dirilişin, ayağa kalkışın vesilesi olur.
(Suriyeli mülteciler) Pek çok Batılı komşumuz yüksek duvarlar gerisine saklanmayı, dikenli tel örgülerin gerisinde huzur aramayı tercih etti. Ne evlatlarının minik cansız vücutlarına sarılan annelerin, babaların feryatları ne hapishanelerden yansıyan azap imgeleri ne de temiz çocukların gözyaşları maalesef birilerini harekete geçirmeye yetmedi.
Şartlar ne olursa olsun Türkiye olarak etnik kimliğine, inancına, derisinin rengine bakmadan mazlum ve mağdurlara sahip çıkmayı sürdüreceğiz.
