Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP), “nafakanın 5 yılla sınırlandırılması” ile ilgili yasa teklifi hazırlaması bayan dernekleri ve nafaka alan bayanları ayağa kaldırdı. Bayan Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Lideri Nuray Karaoğlu, nafaka hakkı üzerinden bir siyaset üretilmesini hakikat bulmadıklarını lisana getirerek, “Nafaka ile ilgili kanunun son günlerde sistematik olarak gündeme getirilmesi, bayanlara yönelik yeni bir mağduriyet alanı yaratıyor ve bayanlar daha da yoksullaştırılmak isteniyor” dedi.
Karaoğlu, nafaka nedeniyle mağdur olduklarını lisana getirenlere nafakayla ilgili gerçek bilinen yanlışları sıraladı: “Yasa, mali gücü oranında nafaka ödeneceğini söylüyor. Bu pek adil bir düzenleme. İşsiz beşerden 1000 lira, 1500 lira nafaka ödemesini istemiyor sistem. Bayanlar da zati bu manada işsiz bir erkekten astronomik sayılarda nafaka talep etmiyor. ‘Süresiz nafaka olmaz’ deniyor. Yasalar nafakanın hâkim kararıyla ortadan kaldırılıncaya kadar süresiz olduğunu söylüyor. Bayan evlendiğinde, miras kaldığında, maaş bağlandığında nafaka zati kesiliyor. Birtakımı otomatik olarak bazen de hakim kararıyla kesiliyor.”
Yasalar değişmemeli
Mor Çatı Bayan Sığınma Vakfı, nafaka düzenlenmesiyle ekonomik krizin faturasının bayanlara kesilmek istendiğini vurguluyor:
“Kadın haklarını garanti altına alan maddelerin hiçbir formda değiştirilmemesi gerekiyor. Bunun yerine bayanlar ekonomik olarak nasıl sorun yaşıyorlar, bayanların istihdama iştiraki nasıl artırılabilir, bayana yönelik şiddet nasıl önlenir üzere meselelere tahliller üretilmeli. ‘Erkekler, 1 gün evli kaldı ömür uzunluğu nafaka ödemek zorunda kaldı’ üzere temelsiz öyküler üzerinden bayanlara saldırıyor. Aslında Uygar Kanun’un 175. unsurunda düzenlenen süresiz yoksulluk nafakası hakkı cinsiyetsiz bir husustur yani boşanma durumunda yoksulluğa düşecek tarafın cinsiyetini belirtmez. Bayan varlıklı, erkek fakir ise tekrar yoksulluk nafakası talep edilebilir ve erkeğe de bağlanabilir. Türkiye’de yoksulluk nafakasının ekseriyetle bayanlara bağlanıyor olması toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucudur.”
‘NAFAKA HİKÂYESİ’ PLATFORMU KURULDU
‘NAFAKAYI HİÇ ÖDEMEDİ’
İsmini vermek istemeyen bir bayan bahse ait, “2009 yılında mutabakatlı boşandım. Evliliğim boyunca çok sorumsuzdu, bir defa elektrik faturası ödediğini hatırlamıyorum. Daima ben çalıştım, sonunda da dayanamadım. Durumum olmadığı için çocukların velayetini o aldı. 2 yıl sonra çocukları dedelerine bırakıp evlenip yurtdışına gidince çabucak dava açtım ve çocuklarımın velayetini aldım. Akabinde da 2012 yılında iştirak nafaka davası açtım ve 450 TL iştirak nafakası kararı çıktı. Bugüne kadar hiç ödemedi. Ben taban fiyatla dokumacılıkta çalışarak çocuklarıma baktım” dedi.
‘EZİYETE KATLANDI’
Eşinden şiddet gördüğü için boşandığını anlatan öteki bir bayan “Maddi imkânım olmadığı için 15 yıl boyunca bu eziyete katlandım. Beni tehdit ederek tüfeğini üzerime doğrulttu, evsahibim duyup polisi çağırmasaydı şu an ölmüş olabilirdim.Tehditleri yalnızca bana karşı değildi, o denli ki çocukların sıhhat karnelerini bile iptal ettirmeye çalıştı. Mal varlığını, çocuklara miras bırakmamak için yeni eşinin üstüne yaptı. Onun 7 bin TL geliri var. İki kızım hâlâ üniversitede okuyor. Verdiği 500 TL yoksulluk nafakasını icra ile alıyoruz” diye konuştu.
‘O RAHAT YAŞIYOR’
400 TL nafaka aldığını anlatan öteki bir bayan ise emsal bir kıssa anlatıyor: “Şiddet gördüğüm meskenden iki yıl evvel yalnızca çocuklarımı alarak çıktım. Kendi azmim ve çocuklarımın dayanağıyla farklı bir konut kurarak boşandım. 400 TL benim için, 400 TL çocuklarımız için önlem nafakası bağlandı. Fakat bir yılı aşkın müddettir önlem nafakasını alamıyorum. Taban fiyatla gece gündüz çalışıyorum. Eski eşim nafaka ödememek için banka hesabındaki tüm parayı çekti. Tapusu onun üzerinde olan ortak mülkümüzde kira ödemeden, rahat şartlarda ömrünü sürdürüyor.”
