Türk edebiyatının kıymetli müellif ve şairlerinden Aziz Nesin, vefatının 24. yılında anıldı. Roman, hikaye, şiir, deneme ve makale mevzularında sayısız eser üreten, yazdıkları farklı pek çok lisana çevrilmiş ve yapıtları toplamda 8 milyondan fazla baskı yapan Nesin’i kurucu lideri olduğu Türkiye Müellifler Sendikası (TYS) da yazılı bir açıklamayla andı. “Halklara mal olan aydınlar unutulmaz” başlığıyla yapılan açıklama şöyle: “O; soyadı kanunu çıktığında kendine ‘Nesin’ soyadını alacaktı, neden; zira o sıralarda bu sorunun karşılığının peşindeydi. İstedi ki; hayatı boyunca ‘ne olduğunu’ unuttuğu vakitlerde bu soyadı kendisini uyarsın, ‘ne olduğu’nu ona hatırlatsın.
O, bu sorunun karşılığını verdiğinde de cevabının gereklerine nazaran yaşamayı ödev bildi. ‘Neydi o?’ Biz cevabı onun hayatına bakarak veriyoruz: Gerçek bildiği yolda ısrarla yürüyen, kendiyle birlikte yürüyenlerin yoldaşı olmayı bilen, şayet yoldaşları kendini yalnız bırakacak olursa kendi başına yürümeyi göze almıştı. En sert tenkitlerini yönelttiğinde bunu; halkı, yurdu, dünyası ve insanlık sevgisi için yaptığını insanlara anlatabilecek en hoş yolla -mizahla- yapabilmiş, kendisine çok kızan toplumun gericilerini bile ‘gülümsetmeyi’ becerebilmiş bir aydın.
Saygı ve hasretle…
İnsanın mutluluğuna ve toplumun kıvancına, insanı beşere, halkları halklara düşman eden her şeyin karşısındadır o. Siyasetçilerin çıkarları için kurduğu kirli oyunlarına, devletlerin sömürgen siyasetlerine ve bunu halklara, ‘kendi faydaları için olduğu’ palavraları atmalarına cüretle karşı durandı o. Dünyanın en zehirli bileşiği (terkibi) dinle karışmış siyaset, siyasetle karışmış dindir.
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yoldaşları yakılmadan, kendisi vefatın kıyısından dönmeden çabucak evvel şöyle seslenmişti kendini dinleyenlere: “Nerede din ve ulusalcılık varsa, orada muhakkak savaş da vardır. Tarih bu din ve ulusalcılık savaşlarıyla doludur. Durum böyleyken dini ya da ulusalcılığı ortadan kaldırmaya çalışmak hem mümkün değil, hem de gerçek değildir. Yapılması gereken şey, din ve ulusalcılık savaşları yerine, dinî ve ulusal bağnazlık yerine, dinler ve halklar ortasında müsamahayı yerleştirmektir. Dünyamızda bütün dinlerin ve dinsizlerin ve ulusların bir ortada barış içinde yaşamalarının tek yolu müsamahadır.”
Bu müsamaha çığlığı dini ve ulusu kendi çıkarlarına alet eden taş yüreklerde hiçbir karşılık bulmamış ve bu konuşmayı yaptığı günden iki yıl iki gün sonra kendi yüreği durmuştur. Bütün halka mal olan sanatkarlar, aydınlar üzere yattığı yer halkının kalbi, kozmosun kucağıdır.
Soyadını bildiniz, ismini da söyleyelim: Aziz. Bizim Sevgilimiz. Sendikamızın kurucu lideri da olan Aziz Nesin’i, yitirişimizin 24. yılında hürmet, sevgi ve hasretle anıyoruz.”
Ekrem İmamoğlu’ndan anma
İBB Lideri Ekrem İmamoğlu da Aziz Nesin’i toplumsal medya hesaplarından andı. İBB Lideri, “#AzizNesin yapıtlarında kendine has üslubu ile hicvi hem toplumsal hem de politik alanda çok güzel işleyen bir edebiyatçımızdı. Ardında çok sayıda eser ve çocuk sevgisiyle yaptığı hoş işleri bıraktı, kendisini vefat yılı dönümünde hürmetle anıyorum” açıklamasını yaptı.
