Birleşik Arap Emirlikleri içindeki Şarika buyrukluğunun veliaht prensi Pir Halid bin Sultan Kasimi’nin Londra’daki meskeninde verdiği uyuşturucu ve seks partisi sırasında öldüğü haberi ilgiyi yine Ortadoğu’daki krallıklara yöneltti. Zira Başta Suudi Arabistan olmak üzere büyüklü, küçüklü bir çok buyrukluğun mensubu prens ya da prenses sık sık seks skandallarına husus oluyor.
Sabık Prenses’in yazdıkları
Janan Harb yazdıkları sayesinde Suudi hanedanında neler olup bittiğini öğrendiğimiz bireylerden biri. Sıradan bir figür değil. Eski Suudi Arabistan Hükümdarı Fahd bin Abdülaziz el Suud’un eski eşi. Yazdığı Kral Fahd’ın Zayıflıkları isimli kitapla Suudi kraliyet ailesinin uyuşturucu, seks, kumar, yolsuzluk nihayet cinayet üzere tüm kürli işlerini ifşa etti. Kral Fahd’la 20 yaşındayken evlenen Filistin asıllı Janan Harb, kitabında şimdiki kral (Fahd’ın küçük kardeşi) Salman bin Abdülaziz el Suud’dan “Riyad Kasabı” diye kelam ediyor, Salman için “çok agresifti, güzel bir üne sahip değildi” diyor. Kocası Fahd ile kardeşi Salman’ın prensliklerinde neredeyse tüm vakitlerini İngiltere’deki kumarhanelerde geçirdiğini belirttiği kitabında, ikilinin uyuşturucu düşkünü olduğunu da vurguluyor.
Küçük Arafatlar istemiyorum
Janan Harb’in kitabında lisana getirdiği argümanlardan biri de üç sefer kürtaja zorlanmış olması. Kral Fahd, Filistin asıllı olan eşinden çocuğu olmasını istememiş; “Sarayımda koşan küçük Arafatlar istemiyorum” diyerek.
Erkek sevgilisini boğan prens
Bir Suudi hanedan mensubunun kamuya yansımış skandallarından en ünlüsü 2010’da gerçekleşen bir cinayetti. Suudi hükümdarlarından Abdullah Bin Abdülaziz Al-Suud’un 34 yaşındaki torunu Suudi Prens Saud Abdulaziz Bin Nasir Al Suud eşcinsel ilgi yaşadığı hizmetçisi 32 yaşındaki Bandar Abdülaziz’i boğarak öldürmüştü. Çıkarıldığı mahkemede hatasını kabul eden Prens’in Bandar’ı asansörde ölesiye dövdüğünü gösteren kamera kayıtları da oturumda izlendi.
Mahkeme sırasında Prens’in sevgilisine çok uzun vakitten beri azap yaptığı da ortaya çıkmıştı. Prens sevgilisini haftalarca dövmüş, cinsel tacizde bulunmuştu. Cinayetin olduğu gün de Prens Al Suud, Kral dairesinde birlikte kaldığı uşağını yumruklayarak dişlerini sökmüş, boynunu kırararak öldürmüştü. Olaydan sonra gelen polise de uşağının yolda darp edilerek soyulduğu palavrasını söylemişti. Lakin kısa bir inceleme sonrası asansör kamerasından olayın imajlarına ulaşılınca cürmünü itiraf etmişti.
Prens Al Suud, eşcinsel olduğunuı hiç kabul etmedi lakin bilgisayarında eşcinsel eskort ajanslarının adresleri, eşcinsel mesajlarşmaları tespit edilmişti. Brezilyalı bir eskort ile eşcinsel bir masör de Prens’le cinsel ilgiye girdiklerini söylemişlerdi.
Tacizci Prens
Bunlar en yaygın bilinen örnekler. Çok sayıda Suudi prensinin uyuşturucu ve seks partilerinin müdavimi olduğu , Suudi Arabistan dışındaki, Ortadoğu medyasında sık sık haber oluyor.
Prenseslerin işi çok zor
Uyuşturucu ve seks dahil diledikleri her şeyi yapan pir ya da prensler, eşlerine ömrü zehir edecek her türlü baskıyı yapıyor, inanılmaz yasaklar koyuyorlar. Lakin Prensesler tüm baskılara karşın gönüllerinin sesini dinleyip içinde bulundukları kıskaçtan kurtulmaya çalışıyorlar. Bunu başaranların sayısı fazla değil elbette.
En son örnek Dubai Piri Muhammed el Maktum’un altıncı eşi 45 yaşındaki Prenses Haya el Hüseyin’in, iki çocuğuyla birlikte ülkeden kaçması. Al Maktum’un kızı Prenses Latifa da ülkeden kaçmaya çalışırken yakalanmıştı.
İngiltere’ye sığınan Suudi prenses
Bir öbür “kaçan prenses” olayı daha var. Bir Suudi prensesi İngiltere’de bulunduğu sırada bir İngilizden gayrimeşru çocuk dünyaya getirdiği için ülkesine dönmedi. İngiltere “ülkesine yollanırsa taşlanacağı” gerekçesiyle prensese 2009’da oturma müsaadesi vermişti.
Adı açıklanmayan prenses ülkesinde yaşlı bir adamla evlendirilmişti. Genç bayan, İngiltere’ye geldiğinde İngiliz bir erkekle yaşamaya başlamış, sonra da gebe kalmıştı. İngiltere’de doğum yapan Prenses “taşlanarak öldürüleceği” için ülkesine dönmedi.
Recm edilen Mişa
Ama Prenses Mişa bu kadar şanslı değildi. Asıl ismi Mishaal bint Fahd olan 1958 doğumlu Prenses Mişa eğitim için gittiği laik Lübnan’da bir Suudi Arabastanlı erkeğe aşık oldu. Kraliyet ailesinin kabul etmediği bir alakaydı bu. Mişa ülkeye getirildi, kocasıyla birlikte yargılandı, taşlanarak ölğme mahkum edildi. Lakin sevdiği erkekle birlikte kurşuna dizilerek öldürüldü. 19 yaşındaydı. Hayatı belgesellere, sinemalara bahis oldu.
Kral’ın kızları mesken hapsinde
Yani Kral, Pir ya da Buyruk kızı olmak bir şey söz etmiyor bayanlar için. Erkek baskısını onlar da tüm acımasızığıyla yaşıyorlar. 2014 yılında devrin Suudi Arabistan Hükümdarı Abdullah Bin Abdülaziz el Saud’un (89) kızları Prenses Seher (42) ile Prenses Cevahir (38) babaları tarafından sarayda, tam 13 yıl boyunca zorla alıkonulmuşlardı. İki bayanın yardım çığlıkları batıya ulaştığında büyük skandal oldu bu. Prensesler yaşadıklarını mail yoluyla İngiliz Sunday Times gazetesine anlatmışlardı. Yalnızca bu prensesler değil, kız kardeşleri Maha (41) ile Hala (39) da saray toprağında bulunan öteki bir villada esir tutuluyorlardı. Aslında kızlar anneleri Prenses Alanoud Alfayez ile yılda iki defa Avrupa’ya giderek çılgın partilere katıldıklarını belirtiyorlar. 1990 yılında anneleri olmadan İtalya ile Yunanistan’a gitmişler, her şey bundan sonra değişmiş.
Yaşam usullerinden hoşlanılmadığı söylense de gerçek öteki. Prenses Seher, psikiyatri mezunu olan kardeşi Prenses Hala’nın staj yaptığı hastanede, bir çok insanın siyasi nedenlerle hastaneye kapatıldığını görünce bunu dillendirmekten çekinmiyor hiçbir yerde. Hala, otomobil kullandığı mazeretiyle, hapishaneye kapatılıyor, uyuşturucu bağımlısı olmakla suçlanıyor. Akabinde da saray mahpusu başlıyor. Anneleri Alanoud Alfayez Kral’ın ikinci karısı. Kral bir nedenden dolayı boşanıp öteki kadın(lar)la evleniyor lakin Alfayez’in kızları nedeniyle yine evlenme teklifini kabul edip yeniden nikahına alıyor. Prenses Seher ile Prenses Hala, ülkelerindeki aşağılık uygulamaları, yapılan haksızlıkları görüp sessiz kalmayan soylu iki kardeş. Akıbetlerinin ne olduğu hala meçhul. Saraydaki mahpus ömürleri sona mı erdi, bir diğer biçimde susturuldular mı bilinmiyor.
