HSK lider vekili Mehmet Yılmaz’ın açıklaması şöyle:
Gazeteci Barış Pehlivan hakkında İstanbul 18 Asliye Ceza Mahkemes’ince verilen mahkumiyet kararının yeni bir yargılama ve mahkumiyet olmayıp, 10.01.2012 tarihinde İstanbul Sulh ceza Mahkemesi’nin (fetö ye hakaret fiilinden değil) 5651 sayılı yasanın 9/4 hususu uyarınca verdiği mahkûmiyet ve HAGB kararına ait bulunduğu,
CMK 231/5 unsurunda açıkça belirtildiği üzere, sanığa verilen ceza bu husus kapsamında HAGB( kararın açıklanmasının geri bırakılması) yapılmışsa, beş yıllık kontrol müddeti içinde kasıtlı bir kabahat işlenmemesi ve varsa kontrollü özgürlük önlemine riayetsizlik gösterilmemesi durumunda müddet sonunda açıklanması geri bırakılan karar ortadan kaldırarak düşme karar verilecektir
231/11. hususu; kontrol mühleti içinde taammüden bir cürüm işlenmesi durumunda yahut mahkeme önleme hükmetmişse yükümlülüklere karşıt davranması halinde, mahkeme kararı açıklar emredici kuralına haizdir.
Yine birebir karara nazaran, mahkeme şayet kontrol mühleti içinde işlenmiş kasıtlı bir hata sebebiyle kararın açıklanmasına karar verecekse evvelki kararı olduğu üzere açıklamak zorundadır. Lakin kontrol mühleti içinde önlem kararı verilip, önleme riayetsizlik sebebiyle kararın açıklaması gerekirse evvelki kararda değişiklik yapmak mümkün olabilecektir.
İlgili olayda; İstanbul Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği HAGB kararı, kontrol mühleti içinde kasıtlı bir kabahat işlemesi sebebiyle açıklandığından İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi kelam konusu kararı değiştirme yahut yine kıymetlendirme yetkisine sahip değildir. Lakin, karar ilgililer tarafından istinaf edilirse, yetkili istanbul Bölge Adliye Mahkemesinin vazifeli dairesince; bdosya kapsamındaki kanıtlara nazaran atılı cürmün ögelerinin oluşup oluşmadığı, verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı değerlendirebilecektir. Kamuoyuna hürmetle duyurulur.
Kararda şu sözler yer aldı:
“Sanık hakkında İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/01/2012 tarih, 2011/866 temel, 2012/8 karar sayılı ile kararın açıklanmasını geri bırakılmasına karar verildiği sanığın kontrol mühleti içinde kasıtlı bir kabahat işlediği anlaşılmakla kararın açıklanmasına,
Sanığın yüklenen kabahati işlediği sabit olduğundan, 5237 sayılı TCK’nın 61. unsuru yeterince, hatanın işleniş biçimi, sanığın şahsi, toplumsal ve ekonomik durumu nazara alınarak aksiyonuna uyan 5651 sayılı kanunun 9/4 hususu gereğinde takdiren 6 ay mahpus cezası ile cezalandırılmasına,
Sanığın yargılama sürecindeki olumlu davranışları takdiri indirim sebebi kabul edilerek cezasından 5237 sayılı TCK’nın 62/2 hususu mucibince takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın sonuçta 5 ay mahpus cezası ile cezalandırılmasına…”
