Saç rengiyle Donald Trump’ı andıran Johnson’un öteki açılardan da ABD Lideri Trump’a benzeyen yanları var. Ağzının ayarı yok bir defa.
Türk asıllı deyip durmayın
Bir mahallî seçim öncesi partisine mensup bir adaya oy istemek emeliyle Londra’da Türklerin ağır yaşadığı yerleri ziyaretinde yanında bulunmuşluğum vardır. Sohbetimiz sırasında denk düşürüp Türklüğüne getirmiştim mevzuyu. Karşılığı “Benim Türklüğüm, Almanlığım ya da Rusluğum kadardır” oldu. Nedense bizden görmeye pek istekli olduğumuz Johnson, üstelik damarlarında çok az İngiliz kanı da taşımasına karşın ülkenin hatırı sayılır “ırkçılarındandır”. Örnek mi? 2002’de devrin Başbakanı Tony Blair’in eski İngiliz sömürgelerini ziyaretini Daily Telegraph gazetesinde değerlendirirken, Blair’i karşılayanlar için “piccany” demişti ki bu sözcük ırkçıların literatüründe beyaz olmayan herkesi tanımlayan berbat bir mana taşır.
İyi eğitimli, kuşku yok. Oxford mezunu bir kez. Fakat espri yapayım derken baltayı sıklıkla taşa vurmasıyla da ünlü. O espri sanıyor lakin “şakaları” can yakan, ırkçı, nefret dolu tabirler içeriyor. Homofobik, bayanları aşağılayan biri. İngiltere’de üniversiteye giden Malezyalı bayanlar için, “koca bulma istekleri azaldı demek ki” dedi bir seferinde, ne büyük ayıp. Bayanları aşağılamada ırkçı sayılmaz zira kendisi üzere “mavi kanlı, beyaz” Hillary Clinton için bile ağzını bozmuşluğu vardır: “Akıl hastanesindeki sadist bir hemşire üzere sarı ve koyu renkli dudakları var”.
Patavatsızlığına tahammül etmek her vakit kolay olmuyor. Aile irtibatlarıyla girip editörlüğe kadar yükseldiği Times gazetesinden kovdular onu. II. Edward’ın sarayıyla ilgili bilgileri için kaynak gösterdiği Piers Gaveston meğerse kelam konusu saray yapılmadan on üç yıl evvel öldürülmüş. Okuyucuyu yanılttığı için kapının önüne kondu natürel. Bir de “dayı” tarafı var. Bir ses kaydı çıktı ortaya. Bir arkadaşıyla bir gazeteciyi nasıl döveceklerini anlatıyordu.
Diplomasi lisanı hak getire. Dışişleri Bakanlığı’na getirilmeden iki ay evvel “en makus Erdoğan şiiri yarışması”na katıldı, kazandı.
İngiltere Trump’ına kavuştu.
Hayrını görsünler.
