Prof. Dr. Fuat Kalyoncu, bilhassa üst teneffüs yollarında görülen enfeksiyonların birden fazla faktörden kaynaklandığını söyleyerek, “Bir sürü mikrop ve virüsten bahsedildiğini duyuyoruz. Hastanelerde artık karne üzere bir kağıt ile değişik isimlerle karşımıza geliyorlar. 2 yıl meskende kapalı kaldık, maskelerimizi taktık ve birazcık korunduk. Maskelerimizi çıkarınca bir anda çocuk ve erişkinler enfeksiyonun kucağına düştük. Teneffüs yolu enfeksiyonlarının her tipi var şu anda. Mikroplarla olanlar da var virüslerle olanlar da var” dedi.
‘ENFEKSİYONLARIN ARTMASI İKLİMLE İLGİLİ’
Sıklıkla görülen enfeksiyon hastalıklarında en büyük sorunun boğaz ağrısı, baş ağrısı ve oldukça uzun süren öksürük olduğunu belirten Prof. Dr. Kalyoncu, iklim değişikliğinin de teneffüs yolu enfeksiyonları ile bağlı olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
- “Dünyanın iklimi giderek ısınıyor. Etrafınızdaki hangi kentte olursanız olun dağlarda kar var mı? Derelerimiz kurudu, kuyuların taban suyu bile azaldı. Barajlardaki su ölçüsü azaldı. Havalar da eskisi üzere soğuk olmadığı için bu enfeksiyonların bir ölçü artması bununla alakalı. Natürel bu tek sebep değil. Yani; işin içinde hava kirliliği var. Ağır ölçüde ısınmak için kullandığımız bir sürü doğal fosil yakıtların hava kirliliğine neden olması, fabrikaların kirlilikleri bizleri etkiliyor.
- Hem havaların sıcak gitmesi hem de bu kirlilik, kapalı yerde daha çok ve daha kalabalık bir ortada bulunmamız değerli etkenler. Dolayısı ile enfeksiyonları daha ağır, daha sık, şiddetli yaşar hale geldik. Bunların hepsini bir arada düşünmek lazım. Mecburî olmadıkça kalabalık ortamlarda uzun saatler boyunca kalmamalıyız. Bunu birazcık yumuşak tabirlerle belirtmeye çalıştım. Zira yüzde yüz bundan kaçınmak mümkün değil. Olabildiğince çok kişi ile dar alanda bulunduğunuz vakit da maske takın. Dönem öncesinde grip aşınızı olun.”
‘HASTALIKLARIN PROFİLİ DEĞİŞECEK’
İklim koşullarının giderek değişmesinin giderek ağır sonuçlarının olacağına dikkat çeken Prof. Dr. Kalyoncu, şu tabirleri kullandı:
- “İklim değişikliği bu türlü gittiği sürece hastalıkların profili değişecek. Global ısınma ile birlikte tropikal bölgede, yani ekvatoral bölgedeki enfeksiyon ve paraziter hastalıklar yavaş yavaş kuzeye hakikat kayacak. Herhalde biz de görmediğimiz sıtma üzere, kala-azar üzere ya da leishmaniasis (şark çıbanı) hastalığı üzere daha çok Uzak Doğu’da görülen, oradan turistlerin getirdiği parazit hastalıklarını daha sık görebileceğiz.
- Bu, yeniden sıcak bölgelerde pandemilere neden olan daha nadir virüs hastalıklarının Türkiye’de görülmesine neden olabilir. Bunun için mutlak suretle ilgili kısımların, başta Sıhhat Bakanlığı’nın Turizm Bakanlığı ile bir arada oturup ileriye yönelik çeşitli senaryolar üzerinde tedbirler düşünmesi lazım. Bizden yurt dışına gidecek olup da geri geleceklere ‘oradan hastalık getirmesinler’ diye birtakım planların yapılması lazım.”
