Milli Eğitim Bakanlığı’nın, okulların kapanmasının akabinde öğretmenlere gönderdiği mesleksel çalışma metinlerde Cumhuriyet’in birinci devrini maksat alan sözler kullanıldığı öğrenildi. Cumhuriyet’in birinci yıllarındaki laiklik çabasını “Ahlak buhranı” olarak kıymetlendiren metinlerde, dini hayata ve dindarlara baskı uygulandığı, Hacca gidişin engellendiği ve Kuran’ın yasaklandığı anlatıldı.
Metinlerde, Cumhuriyet’in birinci yıllarının “Baskı”, günümüzün ise “Rahatlık” devri olarak kıymetlendirilmesi dikkati çekti.
AHLAK BUHRANI
Metinlerde, “Öğretim Birliği Yasası” eleştirilerek “1930’dan itibaren din adamı yetiştirecek okulların kapanması ve din derslerinin örgün eğitim kurumlarından çıkarılması, 15-20 yıl içinde memlekette bir ahlak buhranına neden olmuştur” denildi. Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün tarihinin anlatıldığı kısımlarında da Cumhuriyet tarihi şu sözlerle amaç alındı:
“1930’lu yılların başında ne dini eğitim yaptıran bir okul ve ne de okulların programında dini içerikli ders kalmış, din eğitim sistemimizden büsbütün dışlanmıştır. Dini hayata ve dindarlara baskı uygulanmıştır. Hacca gidiş engellenmiştir. Kuran- ı Kerim dahil her çeşit dini yayın yasaklanmıştır.”
ATATÜRK ‘İDEOLOJİK’
Birgün’den Mustafa Mert Bildircin’in haberine nazaran mesleksel çalışma metinlerinde, YÖK’ün ilahiyat fakülteleri ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği kısımlarını ayırması da eleştirildi. YÖK’ün değişikliğin münasebetinde kullandığı, “Ulu Lider Atatürk ve onun silah arkadaşlarına borçlu olduğumuzun şuurunda olan bireyler olarak yetiştirilmeleri” tabirleri, “İdeolojik” olarak yorumlandı.
EN RAHAT DÖNEM
AKP’li yılların, “Rahatlık dönemi” olarak isimlendirildiği kısımlar, metinlerin en dikkati çeken kısmı oldu. Cumhuriyet’in birinci yıllarından, “Baskı dönemi” olarak kelam edilerek şunlar kaydedildi:
“1930-1940’lı yıllarda din eğitimi ve öğretimi ile dini hayat tam bir baskı ve denetim altına alınmıştır. İnişli-çıkışlı çabalar sonunda 2000’li yıllara ulaşılmıştır. Özellikle şu son yıllar din eğitimi ve öğretimi ve dini hayat bakımından en rahat periyoda ulaşılmıştır denilebilir. Hem din eğitimi ve öğretimi yaptıran okulların kapalı olduğu, hem okul programlarındaki dini derslerin yok olduğu periyotlar geride kalmış, artık sayısal olarak bütün cumhuriyet tarihinin en yüksek noktasına ulaşılmıştır.”
Yüzlerce sayfadan oluşan metinlerde laikliğin tarifi da maksat alındı: “Siyasi iktidarlar yahut onlar ismine yetki kullanan kişi yahut bölümler laikliği ‘dindar’ ve ‘mütedeyyin’ olarak nitelendirilen bölümlere ve din eğitimi öğretimi yaptıran kurumlara karşı bir tehdit ögesi olarak kullanmışlar ve onları denetim altında tutmuşlardır.”
Eğitim sisteminde yapılan değişiklikler de metinlerde eleştirildi. Ulusal Eğitim Bakanı’nın, “Reform sevdası”na kapılarak sisteme müdahale etmesi nedeniyle, “Gerçek manada ulusallık vasfı kazandırılamamış bir eğitim sistemi” ortaya çıktığı savunuldu.
