Gazeteci Murat Yetkin’in yetkinreport.com sitesinde yazdığı yazıdan bahisle ilgili kısım şöyle: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası Lideri Murat Çetinkaya’yı vazifeden almasına “faizleri indir dedim, indirmedi” münasebetini göstermişti. Bu münasebet esasen Erdoğan’ın 2018 yaz krizi akabinde yaptığı Merkez Bankası bağımsızlığına dokunmama vaadinin resmen sonuydu. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının bağımsız olmadığını, rastgele bir devlet kurumu olarak görüldüğü Cumhurbaşkanı tarafından ilan ediliyordu. İktisat yorumcuları bu değerli gelişmeyi pek çok boyutlarıyla ele aldılar.
Ancak Erdoğan’ın Bosna-Hersek dönüşü söyledikleri bu mevzuda da yeni pencereler açacak, muhakeme ve karar işleyişini sorgulatacak çeşitten. Demiş ki Cumhurbaşkanı;
“MB Liderinin kendine has birçok tasarrufu olmuştur ve bu tasarruflar sonucunda ağır bedeller ödendi. Bu artık bir yere kadar katlanılabilirdi, çekilmez oldu. (…) Hazine ve Maliye Bakanım [başta] olmak üzere değerlendirmemizi yaptık ve burada bir değişikliğe gitmenin yararlı olacağına inandık.”
Aynı vakitte Cumhurbaşkanının damadı olan Hazine ve Maliye Bakanı, hatırlanacağı üzere 8-9 Haziran tarihlerinde Japonya’da yapılan G20 ülkeleri Hazine ve Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Liderleri toplantısına, Japon makamlarının özel ricalarına karşın katılmamıştı. Daha evvel gideceği duyurulan MB Lideri Çetinkaya’nın da o toplantıya katılmayışı, 11 Haziran’daki Para Siyasetleri Konseyi (PPK) toplantısı münasebet gösterilerek açıklanmıştı.
Bunlar tıpkı vakitte Türkiye’nin nefesini tutup 23 Haziran İstanbul seçim tekrarını beklediği günlerdi. Babacan’ın da Erdoğan ile seçime gidildiği günlerde, Haziran başında, G20 mâli doruğundan evvel konuştuğu anlaşılıyor.
G20 başkanlar doruğu AK Parti’nin seçim hezimeti akabinde, 28-29 Haziran tarihlerinde yapıldı. Albayrak, eşi ve çocuklarıyla Cumhurbaşkanına bu toplantılarda eşlik etti. O dorukta medya olarak gözümüz Erdoğan’ın ABD Lideri Donald Trump ile yapacağı Rus S-400 füzeleri ve F-35 yaptırımlarından öteki şey görmüyordu. Lakin G20 ülkeleri, doğal olarak Türkiye’nin de onayıyla “Küresel Mali Sistemi Herkes İçin Çalışır Kılmak” başlıklı 100 sayfalık bir raporu, sonuç bildirgesi olarak kabul etti. Bu raporda, dünyanın bir sonraki ekonomik krizinin mümkün nedenleri, kaçınma ve tahlil yolları ele alınıyordu.
Rapor, G20 sekretaryası tarafından dünyanın önde gelen 16 ekonomistine bir yıldan fazla vakit evvel yazdırılmaya başlamıştı. Ortalarında evvelki Dünya Bankası, IMF yöneticilerinin, evvelki merkez bankası ve hazine yöneticilerinin yer aldığı 16 isimden birisi de, Ali Babacan idi. Bu durum Erdoğan’ın canını daha da sıktı.
Ankara siyaset kulisinde konuşulan senaryolar ortasında Erdoğan’ın Babacan ile konuşması sırasında ondan aldığı kimi bilgilerden yola çıkarak Çetinkaya’nın sanki Babacan ile görüşüp ona bilgi mi verdiği kuşkusu da var. “MB Liderinin kendine has birçok tasarrufu” tabirinin altında bu türlü bir temas ihtimalinin de bulunduğu kuşkusu lisana getiriliyor.
Özetle, esasen Erdoğan tarafından o vazifeye getirilen MB Liderinin, misyon mühletinin bitmesine on ay kala misyondan alınarak Türkiye’nin kredi prestijini biraz daha zedelemesi için “faiz indirmedi” münasebeti, tek başına inandırıcı bulunmuyor siyaset ve iktisat etraflarında. Hasebiyle Çetinkaya’nın misyondan alınma kararının da tepkisel ve duygusal olarak değerlendirildiği görülüyor.”
